Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin (TTYD) 29 Kasım’da İstanbul’da düzenleyeceği Tourism Investment Forum (TIF2023) zirvesi öncesi, Ortadoğu pazarında artan turizm yatırımlarına dikkat çekiliyor.
Neden?
Birincisi; Setur Marina, NG Hotels, Regnum, Dedeman, Contemporary, Bosphorus Cup, Martı ve Rixos’un da aralarında olduğu Türkiye’de doğan 16 turizm markası, işletmeci ve franchiser olarak Ortadoğu’daki turizm pazarından pay almaya çalışıyor.
Turizmin ekonomiye katkısı dünyanın diğer bölgelerinden yüzde 47 ile “rekor” düzeyde ayrışan Ortadoğu ülkelerinin turizm yatırımları toplamının 107 milyar dolara ulaştığını kaydeden TTYD Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin, bu yatırımların dağılımına işaret ediyor.
Geçtiğimiz yıl toplam 47 milyon turisti ağırlayan Ortadoğu ülkelerinden Suudi Arabistan’ın 59 milyar dolar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin 27 milyar dolar, Bahreyn’in ise 11 milyar dolar yatırım planladığı belirtiliyor.
Türkiye’de ise 1980- 2023 döneminde yani 43 yılda (!) 20 bini aşkın tesis, 2 milyon yatak kapasitesi ile ancak 100 milyar dolarlık yatırıma ulaşıldı.
Bu tesislerin yüzde 47’sinin 5 yıldızlı otel olduğunu kaydeden Narin, TTYD’nin 2030 senaryolarında öngörülen “turizm rezidansları” gibi dönüşüme dikkat çekiyor.
Beş yıldızlı otel sayısında İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın önüne geçen Türkiye, otel hizmeti veren uzun süreli konaklamaları öncelikleri arasına alıyor.
Aklıma ilk gelen etken, etrafımızı saran çatışmalı bölgelerden gelen uzun süreli konaklama talebinin artmış olması…
Artık onlara turist diyebilir miyiz bilemiyorum.
Her yıl yatak kapasitesinin yüzde 10’unun yenilenmesi gerektiğini, yeni gelişen destinasyonlar dışında ilave yeni yatırıma çok fazla ihtiyaç olmadığını belirten Narin, yenilemeye ağırlık verilmesi gerekliliği üzerinde duruyor.
“2020 yılında hazırladığımız raporda geliri artırmak için modellemeler yaptık. Bizim modelimize uygun bir dönüşüm yapılırsa turizm geliri 135 milyar dolara çıkarılabiliyor.” diyen Narin, Orta Vadeli Plan (OVP) hedeflerini hatırlatıyor:
“Yıllık turizm gelirlerinin 2023 ile 2025 yılları arasında sırası ile 56, 60, 65 milyar dolara, 2026 yılında 71 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.”
TTYD ve TÜSİAD’ın “Turizmde Dönüşüm Senaryoları Raporu” nda ise 2033 yılı itibariyle Türkiye’nin öngürülen turizm geliri 120 milyar dolar olarak ifade edilmişti.
TIF2023 etkinliği öncesi Narin ile birlikte dün ekonomi yazarlarıyla buluşan TTYD’nin yönetim kurulu üyelerinden Servotel Başkan Yardımcısı Ayla Heyfegil, Türkiye’nin geleneksel pazarlarında yaşanacak rekabete dikkat çekiyor:
“Ortadoğu’daki ülkeler, büyük yatırımlarla Rusya, Katar ve BAE ülkelerinden turist çekmeye çalışıyorlar.”
Türkiye’yi küresel turizm sektöründeki rekabette zorlayacak tek bölgenin Ortadoğu da olmayacağını söyleyen Heyfegil, Avrupa turizm pazarında rakip ülkeler Karadağ, Bulgaristan, Yunanistan, Portekiz ve Arnavutluk’ta turizm yatırımlarının arttığını da ekliyor.
Türkiye’nin uluslararası turizm fonlarını çekmek için yenilikçi finansal kaynak ve çözümlere erişimin tartışılacağı TIF2023’in stratejik ortağı bir turizm şirketi değil, banka: Yapı Kredi Bankası.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC), THY, Turizm Geliştirme Ajansı, Raffles, Doğuş Grubu’nun da aralarında olduğu destekçilerle bu yıl üçüncüsü yapılacak olan TIF2023’ün ana konuları arasına “sürdürülebilir istihdam” da giriyor.
Sezonluk tesislerde istihdamın sürdürülebilir olmamasının, personelin sektörden uzaklaşmasına neden olduğu ifade ediliyor.
Türkiye’de artan konut kiraları, çalışan açığını da büyütüyor. Rekabetçi fiyat belirlerken ücret artışlarında zorlanan turizmciler, lojman gerekliliğini dile getiriyorlar.
Basın buluşmasına katılan TTYD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Ali Güreli ve Şerife Bilgili Ercantürk kentlerin “yaşam sitilinin” turizm potansiyeline katkısına değiniyor.
Türkiye ekonomisinin orta vadede kaldıracının turizm olacağını anlatan Güreli “yumuşak güç” olarak tanımladığı; kültür, sanat, spor, tarih, gastronomi gibi unsurların turizmde markalaşma sürecinde önemli rol oynadığını vurguluyor.
Çeşitli ülkelerden 10’larca sanat galerisi ve yüzlerce sanatçının eserine ev sahipliği yapan Contemporary Istanbul’un kurucusu Güreli, bundan 18 yıl önce yola çıkan modern sanat festivalinin Anadolu kentlerine yayılmaya başladığı bilgisini paylaşıyor.
Sanat pazarının dünyada 68 milyar dolara ulaştığını da hatırda tutarsak; evrensel kültüre katkı sağlayan “yaşam sitiline” yatırımların, ülke ekonomilerinde karşılığı olduğunu kavramak kolaylaşır.
Boğaz’da 1.2 km’lik sahil şeridine yapılan 1.8 milyar dolar yatırımla hizmete açılan Galataport İstanbul’un yatırımcı ve işletmeci grubu Doğuş-Bilgili konsorsiyumunun deneyimini paylaşan Şerife Bilgili Ercan’ın “Yerel halk ile turistin aynı ortamda bulunabileceği alanların yaratılması önemli” cümlesinin altını çiziyorum.
Bu cümlenin içine kent nüfusunun satın alma gücü, çevresel etkiler ve kültürel dinamikler de girer ki; Galataport için yerel halkla buluşan bir proje nitelemesi yapmak zihinleri zorlar.
Velhasıl Bilgili Ercan ülke topyekün sermaye arayışındayken, İstanbul vitrininde parlayan Galataport’un Katar Yatırım Fonu tarafından satın alınacağı söylentilerini de doğrulamıyor.
Genel seçim sonrası “Merkez Bankası Yatırımcı Günleri” programı başlatan ekonomi yönetimi, finansal kaynak arayışlarını sürdürüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın katılımı ile süren “Yatırımcı Günleri” turunun son durağı Körfez ülkeleri, Hindistan, Fas ve Avrupa’dan sonra 11 Ocak 2024’de New York. Devamında İsviçre programı oluştur.
Heybede TTYD üyesi 15 liman, 15 bin havayolu koltuğu, 200 bin yatak kapasitesi de var mı; bilmiyoruz.
Turizm yatırımcının küresel pazarda rekabet kaslarını geliştirebilmesi için sektöre taze para girmesi gerekiyor. Gerek Ortadoğu ve Avrupa’daki yeni pazarlara işletmeci olarak girerek, gerekse de fonlar üzerinden.
İkisi de zor!