Welcome to Our Website

Gürcistan’da neler oluyor? İstikrarsızlık endişesi

Gürcistan gibi eski Sovyet ülkelerinden olan Ukrayna’da 2014’te yaşanan Maidan Devrimi’ne (Onur Devrimi) atıfla “Gürcistan’da yeni bir Maidan patlak verir mi?” sorusu bugünlerde Gürcüstan için duyulan ortak endişeyi ifade ediyor. Karadeniz’in güneyinde konumlanan yaklaşık 3 milyon 700 bin nüfuslu ülkedeki gerginliğin temelini, Rusya ile Batı arasında sıkışmışlığın oluşturduğu düşünülüyor.

YASA, YABANCI FONLARI KULLANAN STK’LARI HEDEFLİYOR

İlk olarak geçen yıl gündeme gelen ancak protestoların ardından rafa kaldırılan “Yabancı Etkinin Şeffalığı” yasa önerisi, geçen Salı günü parlamentodaki üçüncü ve son okumayla ezici bir çoğunlukla onaylandı. Bu okumalar sırasında parlamentoda milletvekilleri arasında sert tartışmalar ve arbede yaşandı, sokaklarda da onbinlerce kişinin katıldığı gösteriler düzenlendi.

Söz konusu tasarı, fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yabancı bağışçılardan alan bağımsız medya ve Sivil Toplum Kuruluşları’na (STK), ‘yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten’ kuruluşlar olarak kayıt yaptırmalarını zorunlu kılıyor. Kayıt yapmayı ve gerektiğinde yabancı fonlarla ilgili hassas bilgileri ifşa etmeyi reddeden kuruluşlar, 25 bin Lari (yaklaşık 295 bin Türk Lirası) para cezasıyla karşı karşıya kalabilecek. Bu cezaya çarptırılmalarının ardından ise ‘uyumsuzluk’ için her ay 20 bin Lari (yaklaşık 236 bin Türk Lirası) ek para cezası verilecek.

İktidarda 12’nci yılını dolduran Gürcü Rüyası Partisi yetkilileri ile Başbakan İrakli Kobahidze, hazırladıkları “Yabancı Etkinin Şeffaflığı” yasa tasarısının amacının, Ukrayna’nın kaderini paylaşmamak için ülkenin egemenliğini korumak, şeffaflığı teşvik etmek ve yabancılar tarafından empoze edilen “sözde” liberal değerlerle mücadele etmek olduğunu ifade ediyor.

HÜKÜMET: ABD’NİN YASASINI MODEL ALDIK

Hükümet, ABD’de 1938 yılında yürürlüğe giren Foreign Agents Registration Act ‘i (FARA – Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası) model aldığını söylüyor. FARA, ABD’de faaliyet gösteren yabancı hükümetler, siyasi gruplar veya kişilerin, halka veya hükümete karşı faaliyetlerini ve finans kaynaklarını şeffafça bildirmelerini öngörüyor.

Uluslararası bir avukat olan ve Tiflis’te uzun yıllar yaşamış ABD-Gürcistan vatandaşı Ted Jonas, yazdığı bir makalede Gürcü yasa tasarısının, tarihsel bağlam ve kimin “ajan” olarak tanımlanması bakımından ABD’dekinden temelde farklı ve Rusya’daki yasaya daha yakın olduğunu ifade ediyor.

“ABD’DEKİ YASAYA DEĞİL RUSYA’DAKİ YASAYA DAHA YAKIN”

Ülkedeki yasa karşıtları ise yasayı, 2012’den beri Rusya’da uygulanan “Yabancı Ajanlar Yasası” ile bağdaştırıyor ve “Rus Yasası” olarak nitelendirip Gürcistan hükümetinin otoriterliğe sürüklenmekte olduğunu iddia ediyor. Protestolarda aktif olan birçok muhalif, hem kendilerinin hem de aile üyelerinin anonim numaralardan telefon aldıklarını ve tehdit edildiklerini öne sürüyor.

İktidar partisi Gürcü Rüyası, ABD ile Avrupa Birliği’nin (AB) önemli ortaklar olduğunu ve AB’ye giriş hedefinden vazgeçmeyeceklerini söylese de uzmanlar, Gürcü versiyonu yasayı hazırlayanların “yabancı ajanların” kaynağını “düşman” olarak, ABD ve AB’yi gördüğünü iddia ediyor. Uzmanlar, bu yasanın demokrasiyi ve basın özgürlüğünü sınırlayacağını, adaylık statüsü 2022’de verilen Gürcistan’ın, halk desteği yüzde 80’i bulan AB’ye katılma sürecini baltalayacağını savunuyor.

Nitekim AB’nin üst düzey yetkilileri ile Emmanuel Macron ve Olaf Scholz gibi bazı AB ülkelerinin liderleri, parlamentonun aldığı kararın ülkeyi bir yol ayrımına soktuğuna ve Gürcistan’ın bloğa katılım sürecini zedeleyecek bu girişimden derin endişe duyduklarına dair açıklamalarda bulundu.

ABD’de, “Kremlin tarzı” diye niteledikleri bu yasanın yürürlüğe girme ihtimalinin endişe yarattığını, bu durumda ülke ile ilişkilerin yeniden gözden geçirileceğini açıkladı.

KREMLİIN: TİFLİS’İN İÇ MESELESİ

Moskova ise, söz konusu yasanın hazırlanmasında rolleri olduğu iddiasını redderek krizin Tiflis’in iç meselesi olduğunu belirtti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Gürcistan’ın iç işlerine dışarıdan bariz bir müdahale görüyoruz” dedi.

GÜRCİSTAN, UKRAYNA’NIN KADERİNİ YAŞAR MI?

Yaklaşık 40 gündür yüz binlerce öğrenci, aktivist ve muhalif, başta başkent Tiflis olmak üzere, gece-gündüz bu yasaya karşı çeşitli şehirlerde istikrarlı protesto gösterileri düzenleyor. Kabul edilmesi halinde yabancı ajanlarla ilgili yasanın kuzey komşularındaki gibi kullanılacağından korkan pekçok Gürcü, yurtdışında mali bağları olan sivil toplum kuruluşlarına zulmederek muhalefetin ve ifade özgürlüğünün bastırılacağını savunuyor.

Yasa karşıtlarının en büyük destekçisi, ülkenin 72 yaşındaki Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili. Söz verdiği gibi cumartesi günü yasayı veto eden Cumhurbaşkanı, “Rusya’ya özgü” ve anayasalarına aykırı olduğunu söylediği bu yasanın tamamen geri çekilmesi gerektiğini belirtti. Ancak iktidardaki Gürcistan Rüyası, Zurabişvili’nin vetosunu geçersiz kılmaya yetecek çoğunluğa sahip ve önümüzdeki günlerde parlamentoda ek bir oylamayla bunu yapması bekleniyor.

Hükümet karşıtları, uluslararası alanda bugün Gürcistan’ın bir parçası olarak tanınan Abhazya ve Güney Osetya’yı “işgal eden sömürgeci güç” olarak görülüp Rusya’nın yörüngesine yeniden girileceğini ileri sürüyor.

Ukrayna gibi Gürcistan da Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana Rusya ve Batı arasında sıkıştı ve Moskova ile 2008 yılında 5 gün süren bir savaş yaşadı. Ukrayna’da ise iki yılı aşkın süredir savaş devam ediyor. Hem Gürcistan’a hem de Ukrayna’ya NATO üyeliği sözü de verilmiş durumda. Batılı ülkeler, Gürcistan’ın yeniden Moskova’nın eksenine geri dönüp dönmeyeceği konusunu yakından takip ediyor.

Z KUŞAĞI AYAKLANMASI: AB’YE EVET, RUSYA’YA HAYIR

Gürcistan’da haftalardır süregelen protestoların öncülüğünü, yasanın kabulünün ülkenin Batı’ya entegrasyon şansını kaybetmesine ve Rusya’ya daha yakın bir konuma gelmesine neden olabileceği endişesi taşıyan Z Kuşağı yapıyor. DHA, gerginliğin yüksek olduğu Tiflis sokaklarındaki gösterileri izledi ve nabız yokladı.

Çoğu 10’lu yaşlarının sonu ve 20’li yaşlarında olan binlerce genç, zayıflığından dert yandıkları muhalefetin yapamadığını yapmak istiyor ve ülkelerinin geleceği için hükümete geri adım attırana kadar sokakları terk etmeyeceklerini söylüyor. Bu amaçla Tiflis Devlet Üniversitesi’nde grev de başlatan öğrenciler, gösterilerde “Biz Avrupa’yız” dövizleri ve ülkelerininkinin yanı sıra, AB bayrakları taşıyor.

Dafioni (Gün Batımı) hareketinin liderlerinden Zviad Tsetskhladze (18), gösterilere son vermeleri için ailesinin ve kendisinin tehditler aldığını, çok sayıda öğrencinin gözaltında olduğunu söylüyor. Korkmadığını, kaybedecek tek şeyinin “gelecek” olduğunu ifade eden Tsetskhladze, “Hükümetimiz geleceğimizi öldürüyor,” diyor.

Avrupa ailesinin bir üyesi olduklarını belirten Tsetskhladze, “Hükümetimiz, Rusya’nın kuklası gibi. Biz, özgür, Avrupalı ve güçlü demokratik bir ülke istiyoruz. Rusya’nın buradaki etkisi bitmeden durmayacağız,” diye ekliyor.

Protestolarda etkin olan bir diğer grup olan Utanç Hareketi’nin (Shame Movement) liderlerinden 26 yaşındaki Ana Tavadza da, gençlerin kararlığının etkileyici olduğunu vurgulayarak, “Gençlerin başarılı olduğunun kanıtı, protestolara gelen on binlerce insandır. Burada gençler çok cesur ve bu ülkeyi AB’ye taşımak için çok kararlı. Ve onlara bunu neden yaptıklarını sorarsanız, bunun Rusya’da değil, Avrupa’da gördükleri demokrasi seviyesini istedikleri için olduğunu söyleyeceklerdir,” diye konuşuyor.

AB’YE DE ŞÜPHEYLE BAKILIYOR 

18 yaşındaki Saba ise, ülkesinin Rusya’ya doğru evrilmesine karşı çıkarken öte yandan AB’ye de şüpheyle bakıyor. Gürcistan’ın, eğitim, ekonomi, insan hakları gibi meselelerde birlikten örnek alabileceğini, ancak aynı zamanda Avrupa’nın birçok değerinin, ülkesinin kültürü, tarihi ve mentalitesiyle örtüşmediğini söylüyor.

GÜRCÜ HÜKÜMETİ: TOPLUM, STK’LARIN PARASININ NEREDEN GELDİĞİNİ BİLMELİ

DHA’nın görüştüğü Gürcü Rüyası Partisi’nden Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Nika Samkharadzade ise Rusya yanlısı ve otoriter olduklarını reddediyor. Samkharadzade, ülkede faaliyet gösteren STK’ların yüzde 95’inin finansmanının yurtdışından geldiğini öne sürerek, “Toplumumuz finansmanın nereden geldiğini ve bunun nasıl harcandığını bilmeli. Amacımız sadece bu,” diye konuştu.

“Yabancı Etkinin Şeffaflığı” yasa önergesinin Avrupa normlarına aykırı olduğunun belirlenmesi halinde bunu tartışmaya hazır olduklarını dile getiren Samkharadzade, Venedik Komisyonu’nun önümüzdeki günlerde buna ilişkin görüşünü açıklayacağını ve gerekirse yasada düzenleme yapabileceklerini ifade etti.

Ancak Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, bunun düzeltilemeyecek kadar kabul edilemez bir tasarı olduğunu ve tamamen geri çekilmesi gerektiğini savunuyor.

UKRAYNA’DAKİ SAVAŞTAN SONRA GÜRCİSTAN’IN ÖNEMİ ARTTI

Gürcistan, Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan’ın bitişiğinde önemli petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçtiği stratejik bir konuma sahip.

Tiflis’teki Ekonomi Politikası Araştırma Merkezi Direktörü ve Jeopolitik Analist Nino Evgenidze, ayrıca küresel ticaret ve enerji tedariğinde önemli rol oynayan ulaşım koridorlarının bu ülkeden geçtiğine işaret ediyor ve hâlâ buzdolabında olan, AB ve Çin’i de ilgilendiren projeler olduğunu vurguladı.

Evgenidze, “Ukrayna’nın işgali ve Moskova’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar ve ticari kısıtlamaların ardından bu rol daha da önemli hale geldi. Bugün Gürcistan, Rusya ve İran gibi agresif jeopolitik oyuncuların kontrolünden uzak, petrol ve gaz zengini Azerbaycan’ı ve Orta Asya ülkelerini Avrupa’ya ve küresel pazarlara bağlayan tek koridordur,” değerlendirmesini yaptı.

‘GÜRCİSTAN, BATI’NIN BÖLGEDEKİ DAYANAĞI OLMAYI BAŞARDI’

Topraklarının yüzde 20’sinin Rusya tarafından işgal edilmesine rağmen Tiflis’in, Batı’nın bölgedeki çıkarlarının dayanağı olmayı başardığını, ancak Rusya’nın Gürcistan’ın tamamının kontrolünü yeniden ele geçirme hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğini öne sürerek, “2008’deki başarısız askeri girişimin ardından Moskova, çok çeşitli araçları kullanarak Gürcistan siyasetine nüfuz etmenin daha incelikli yollarını geliştirmeye başladı. Bağımsızlıktan bu yana ilk kez Rusya, oligark Bidzina Ivanişvili tarafından kontrol edilen iktidardaki Gürcü Rüyası rejimi vasıtasıyla Gürcistan’ın dış ve iç politikaları üzerinde etkili bir kontrol kurma konusunda gerçek bir başarıya ulaşmış görünüyor. Rusya, Batı’nın Gürcü halkına verdiği desteği büyük ölçüde engellemeye çalışıyor,” diye sözlerini sürdürdü.

Gürcistan’ın kutuplaşmış bir ülke olduğunu, ancak AB’ye giriş hedefinde halkın yüzde 80’inin birleştiğini ekleyen uzman, Gürcistan’ın Batı’dan izole edilmesi ve Rusya’nın etkisi altına girmesinin varoluşsal bir ulusal güvenlik sorununu da ortaya çıkaracağını belirterek, “Bu senaryonun potansiyel sonuçları, sadece Gürcistan için değil, bölgesel istikrar ve daha geniş jeopolitik manzara açısından da vahim olacaktır. Gürcistan’ın Belaruslaştırılması, Avrupa’da zaten hızlanmış olan otoriter aşırılığı güçlendirecek ve Rusya’nın tüm doğu kanadındaki çıkarlarını güçlendirecektir,” diyor.

Ukrayna’daki savaşın, Gürcistan için Avrupa’ya entegrasyonu açısından bir fırsat olduğunu belirten Evgenidze, hükümetin ise bu hedefe ters şeyler yaptığını ifade ediyor.

“HÜKÜMET, AB ÜYELİK SÜRECİNİ SABOTE EDİYOR”

Rusya’nın, Güney Kafkasya’da güçlü bir rol edinmek istediğini söyleyen Ilia State Üniversitesi’nden Doç Dr. Beka Kobakhidze ise, “Sovyetler’in çöküşünden sonra Gürcistan, Ukrayna ve Moldova’nın tarihi hayatı gri bir bölge olarak kaldı. Rusya’nın 2022’deki Ukrayna’da başlattığı savaş, bu gri bölgeleri kaldırmayı hedefliyor. Gürcistan ile de buna ulaşmayı amaçlıyor.

Kobakhidze, iktidarın Rusya’ya yakınlaşmasından şüphe duymadığını ifade ederek şunları belirtti;

“Halka Avrupa’ya karşı olduklarını söylemek istemiyorlar. Biz Gürcistan geleneklerinden yanayız, bu nedenle Avrupa’nın istediği reformlara karşıyız, diyorlar. AB’ye girmek istiyor gibi görünüp aslında bu yasa tasarısı da dahil bazı girişimiyle bu süreci sabote etmek istiyor hükümet. Otoriter reformlar yaparak AB liderleriyle gerginlik çıkarıp Gürcistan’ın üyeliğine karşı cephe almaya zorlamaya çalışıyor.”

Geçen hafta Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze ile görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan’ın Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyon çabalarını desteklemeye ve bölgenin barışını, istikrarını ve güvenliğini tehdit eden her türlü eyleme karşı çıkmaya devam edeceklerini vurguladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir